BEKLEME
ODASI (2003)
Çekim: Demirkubuz, Bekleme Odası’nda boy çekimi/bel plan (medium shot) çekimlere
ağırlık vermiş, açı/karşı açı (reverse angle shot) ve yakın plan çekimleri de
kullanmıştır. Özellikle karakterler
arası diyaloglarda karakterlerin bedenleri arkasından yapılan uç çekimler ve
konuşmakta olan karakteri gösteren karşı açı çekimleri vardır. Üçüncü
Sayfa’da ve Yazgı’da da olduğu
gibi “çerçeve içinde çerçeve” denilebilecek kapıların içlerinden yapılan
çekimler bulunmaktadır. Ahmet (Zeki Demirkubuz)’in salonundan iç odalara
doğrultulan kamera ile yapılan çekimler bu tür çekimlere örnek olarak
gösterilebilir. İki karakteri aynı
karede gösteren diyalog sahnelerinde net alan derinliğinden çok bir karakterin
net diğerinin flu olduğu seçici alan derinliği kullanılmıştır. Film boyunca
Ahmet’in, çalışma odasındaki resim ve fotoğrafların yakın plan çekimleri
görülmektedir. İzleyiciyi konumlandırma
açısından arabanın arka koltuğundan yapılan çekimler ve Ahmet’in salonunda
yapılan çekimler, izleyiciye sanki sahnenin bir parçasıymış etkisi vermektedir.
Kamera açıları
incelendiğinde genellikle olağan (göz hizası) açıdan çekimler yapıldığı
görülür. Filmin açılış ve kapanış
sahnelerinde üstten görüş açısıyla Ahmet odasında çalışırken çekim
yapılmıştır.
Ses: Bekleme Odası filmine genel olarak sessizlik hakimdir. Diyaloglar
sırasında karakterler de bu sessizliğe kısık tonda konuşarak eşlik
ederler. Ayrıca ortamdaki doğal sesler
iç ve dış mekan çekimlerinde kullanılmıştır.
Özellikle sabah sahnelerinde, dış
mekan sesleri iç mekana taşınmıştır. Bu
seslerden çoğu kediler, köpekler, kuşlar ve martılardan oluşan hayvan
sesleridir. Tek bir sahnede geçen baskın
uçak sesi ise diğer sahnelere göre oldukça farklıdır. Televizyon sesi, birçok sahnede rahatça
duyulabilecek kadar açık kullanılmıştır.
Müzik: Film boyunca müzik kullanılmamıştır.
Bir tek son sahnede Edward Artemiev’in
1979 tarihli “Meditation” adlı parçası filme eklenmiştir. Aynı parça yönetmenin Kader (2006) adlı filminde de kullanılmıştır. Bu parçaya ilişkin
olarak söylenebilecek diğer bir ayrıntı ise aynı parçanın Andrei Tarkovsky’nin Stalker (1979) filmin kullanılmış
olmasıdır.
Çevre Düzeni: Bekleme Odası, iç mekan sahnelerin dış mekan sahnelere göre oldukça
yoğun yer aldığı bir filmdir. Bekleme Odası, Ahmet’in çalışma odasında
başlar ve aynı sahnenin farklı bir bakış açısından çekimi ile sonlanır. İç mekan sahnelerin odak noktasında Ahmet’in
apartman dairesi vardır. Film boyunca
görülen iç mekan sahnelerin diğerleri Ahmet’in apartmanının girişi ve
karakoldur. Dış mekan sahnelerin çoğu
ise karakterlerin yürüdüğü veya Ahmet’in arabasını kullandığı sokaklarda geçer.
Ayrıca, deniz kenarında geçen bir sahne, açık havada oturulan kahvehane, Ferit’in
(Ufuk Bayraktar) evinin girişi dış mekan
sahnelerin geçtiği yerlerdir. İç mekanlarla karşılaştırıldığında dış mekanlarda
yapılan çekimler daha kısadır. Dış mekanlara
ek olarak, Ahmet’in arabasının içinde
gerçekleştirilen çekimler dış mekanda geçiyor olsa da, iç mekanın kapalılık
hissinin yansıtacak şekilde yapılmıştır.
İç mekan ve dış mekan arasında geçişlilik sağlayan diğer bir mekan ise
Ahmet’in evinin balkonudur. Balkon her
ne kadar dışarıya açılıyor olsa da, aslında apartmanın arka cephesinde, etrafı
çevrili bir alan açılmaktadır. Ahmet’in
içe dönük karakterinin dışarıdakilerle iletişim kurmasına rağmen tam olarak
dışa açılmaması durumu evin balkonu ile özleştirilebilir. Mekanlarda yer alan
ev eşyaları, ayna, koltuk… vb. donatım doğal kullanılmıştır.
Giysi: Karakterlerin giysi ve
makyajları dikkati çekmeyecek şekilde, sade ve karakter özelliklerine uygun
olarak seçilmiştir. Zeki Demirkubuz’un diğer filmlerinde olduğu gibi Bekleme Odası’nda da giysi seçimi
oyuncuların sosyo-ekonomik durumlarını destekleyecek şekilde kullanılmıştır. Bu
çerçevede filmin büyük çoğunluğu orta sınıfa ait karakterleri T-shirt, kot
pantolon, gömlek gibi gündelik giysiler içinde gösterilmiştir. Her ne kadar
sosyo-ekonomik olarak daha alt bir sınıfa ait olsa da Ferit’in giysileri de
diğer karakterlerin giysilerinden farklı değildir.
Kurgu: Bekleme Odası, yönetmenin diğer filmleriyle karşılaştırıldığında
uzun çekimlerin kısa çekimlere göre sayıca çok daha fazla olduğu bireşimci
kurgu kullanılmış bir filmdir. Uzunluk
bakımından incelendiğinde film genelinde yavaş kurgunun[1]
kullanıldığı söylenebilir. Anlatım
açısından düz anlatımın kullanıldığı Bekleme
Odası’nda çekimler arası noktalamalar kesme şeklindedir. Uzun çekimlerin kurguda fazlaca kullanılması
sebebiyle film akışı oldukça durağandır.
Uyum açısından bakıldığında ışık patlamaları dışında çekim ölçeğinde,
kamera açısında, renkte, devinimde, giysi ve donanımda uyumun devamlılığında
söz etmek mümkündür.
Işık: Yazgı’da ve Üçüncü Sayfa’da
da olduğu gibi Bekleme Odası’nda ortamdaki
doğal ışık kullanılmıştır. Gündüz iç
mekan ve dış mekan çekimleri oldukça aydınlıktır. Zaman zaman yönetmenin ışığı fazla aydınlık
kullanımından kaynaklı patlamalar görülür.
Bu ışık patlamalarına örnekler filmin ortası doğru Ahmet ile Kerem’in
(Serdar Orçin) diyalogu sırasında ve filmin sonuna doğru Ahmet’in, Ferit’in
evine giderken yaptığı yolculuğu sırasında görülebilir.
Oyunculuk: Profesyonel oyuncuların yanı
sıra filmde yönetmenin kendisi de yer almaktadır. Kısa rollerde amatör oyuncuları görmek
mümkündür. Yönetmen Ahmet ile Kerem
arasında geçen diyalog, yine yönetmenin farklı konular üzerine yapılan
sorgulamaları gösterdiği yapay olarak adlandırılabilecek bir diyalogdur.
İçerik:
Bekleme Odası, Dostoyevski’nin Suç
ve Ceza adlı romanını sinemaya uyarlamaya çalışan yönetmen Ahmet’in
yabancılaşma ve kendi varoluşunu sorun edinme sürecinin filmidir. Her ne kadar
başarılı ve çevresindekilerce sevilen bir yönetmen olsa da Ahmet, nedenini bir
türlü ortaya koyamadığı derin bir sıkıntı içindedir. Ahmet, ortaya koyduğu
işlere, çevresindekilere, en sonunda da kaçınılmaz olarak kendisine yönelik
inancını yitirmiştir. Bu giderek tırmanan umutsuzluk sürecinde çevresindekilere
giderek yabancılaşmakta, bu yabancılaşma da kayıtsızlık olarak kendini
göstermektedir. Ahmet’in asıl sorunu, Bekleme
Odası’nın da ana teması olan kayıtsız bıkkınlıktır. Bir tür duygu yitimi durumu olan kayıtsız
bıkkınlık, yaşamın tüm alanlarına yönelik ilgi, heyecan ve arzunun, yerlerini
durgun bir kayıtsızlığa bırakmasını ifade eder. Bekleme Odası, verilen kesitiyle Ahmet’in yaşamıdır. Yaşama, dahası
kendisine ilgisini yitiren Ahmet, kendisini beklemeye almış, bu durum da
çevresince zalim bir kayıtsızlık olarak okunmuştur. Ahmet’in film boyunca tek
beklediği Raskolnikov karakterini oynatmayı düşündüğü Ferit’tir. İçten içe
Ferit’in kendisini yaşama döndürmesini bekler. Raskolnikov’un öyküsünün
senaryolaştırma çabasıyla başlayan Bekleme
Odası, Ahmet’in öyküsünün senaryolaştırılmasıyla sona erer.
İşlenen Temalar: Zeki Demirkubuz’un Bekleme
Odası filminde işlediği temalar arasında yabancılaşma, kaygı, yalnızlık,
kayıtsızlık, umutsuzluk bulunmaktadır. Bu noktada vurgulanması gerekir ki
yukarıda sözü edilen temalar Zeki Demirkubuz sinemasının geneline egemen olan
temalardır.
[1] Yavaş
kurgu: “Ölçümlü kurguda, çekimler uzunca ise, bunun sonunda yavaş kurgu; çekimler
kısa ise hızlı kurgu ortaya çıkar. Ağır
gelişen, duygulu, acılı görünçlüklerde genellikle yavaş kurguya başvurulur.”
(Nijat Özön, Sinema Sanatına Giriş,
2008, agora kitaplığı, s. 168)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder