23 Haziran 2012 Cumartesi

BEKLEME ODASI (2003)


BEKLEME ODASI (2003)

Çekim: Demirkubuz, Bekleme Odası’nda boy çekimi/bel plan (medium shot) çekimlere ağırlık vermiş, açı/karşı açı (reverse angle shot) ve yakın plan çekimleri de kullanmıştır.  Özellikle karakterler arası diyaloglarda karakterlerin bedenleri arkasından yapılan uç çekimler ve konuşmakta olan karakteri gösteren karşı açı çekimleri vardır.  Üçüncü Sayfa’da ve Yazgı’da da olduğu gibi “çerçeve içinde çerçeve” denilebilecek kapıların içlerinden yapılan çekimler bulunmaktadır. Ahmet (Zeki Demirkubuz)’in salonundan iç odalara doğrultulan kamera ile yapılan çekimler bu tür çekimlere örnek olarak gösterilebilir.  İki karakteri aynı karede gösteren diyalog sahnelerinde net alan derinliğinden çok bir karakterin net diğerinin flu olduğu seçici alan derinliği kullanılmıştır. Film boyunca Ahmet’in, çalışma odasındaki resim ve fotoğrafların yakın plan çekimleri görülmektedir.  İzleyiciyi konumlandırma açısından arabanın arka koltuğundan yapılan çekimler ve Ahmet’in salonunda yapılan çekimler, izleyiciye sanki sahnenin bir parçasıymış etkisi vermektedir.
Kamera açıları incelendiğinde genellikle olağan (göz hizası) açıdan çekimler yapıldığı görülür.  Filmin açılış ve kapanış sahnelerinde üstten görüş açısıyla Ahmet odasında çalışırken çekim yapılmıştır. 

Ses: Bekleme Odası filmine genel olarak sessizlik hakimdir. Diyaloglar sırasında karakterler de bu sessizliğe kısık tonda konuşarak eşlik ederler.  Ayrıca ortamdaki doğal sesler iç ve dış mekan çekimlerinde kullanılmıştır.  Özellikle sabah sahnelerinde,  dış mekan sesleri iç mekana taşınmıştır.   Bu seslerden çoğu kediler, köpekler, kuşlar ve martılardan oluşan hayvan sesleridir.  Tek bir sahnede geçen baskın uçak sesi ise diğer sahnelere göre oldukça farklıdır.  Televizyon sesi, birçok sahnede rahatça duyulabilecek kadar açık kullanılmıştır. 

Müzik: Film boyunca müzik kullanılmamıştır.  Bir tek son sahnede Edward Artemiev’in 1979 tarihli “Meditation” adlı parçası filme eklenmiştir.  Aynı parça yönetmenin Kader (2006) adlı filminde de kullanılmıştır. Bu parçaya ilişkin olarak söylenebilecek diğer bir ayrıntı ise aynı parçanın Andrei Tarkovsky’nin Stalker (1979) filmin kullanılmış olmasıdır.

Çevre Düzeni: Bekleme Odası, iç mekan sahnelerin dış mekan sahnelere göre oldukça yoğun yer aldığı bir filmdir.  Bekleme Odası, Ahmet’in çalışma odasında başlar ve aynı sahnenin farklı bir bakış açısından çekimi ile sonlanır.  İç mekan sahnelerin odak noktasında Ahmet’in apartman dairesi vardır.  Film boyunca görülen iç mekan sahnelerin diğerleri Ahmet’in apartmanının girişi ve karakoldur.  Dış mekan sahnelerin çoğu ise karakterlerin yürüdüğü veya Ahmet’in arabasını kullandığı sokaklarda geçer. Ayrıca, deniz kenarında geçen bir sahne, açık havada oturulan kahvehane, Ferit’in  (Ufuk Bayraktar) evinin girişi dış mekan sahnelerin geçtiği yerlerdir. İç mekanlarla karşılaştırıldığında dış mekanlarda yapılan çekimler daha kısadır.  Dış mekanlara ek olarak,  Ahmet’in arabasının içinde gerçekleştirilen çekimler dış mekanda geçiyor olsa da, iç mekanın kapalılık hissinin yansıtacak şekilde yapılmıştır.  İç mekan ve dış mekan arasında geçişlilik sağlayan diğer bir mekan ise Ahmet’in evinin balkonudur.  Balkon her ne kadar dışarıya açılıyor olsa da, aslında apartmanın arka cephesinde, etrafı çevrili bir alan açılmaktadır.  Ahmet’in içe dönük karakterinin dışarıdakilerle iletişim kurmasına rağmen tam olarak dışa açılmaması durumu evin balkonu ile özleştirilebilir. Mekanlarda yer alan ev eşyaları, ayna, koltuk… vb. donatım doğal kullanılmıştır.

Giysi: Karakterlerin giysi ve makyajları dikkati çekmeyecek şekilde, sade ve karakter özelliklerine uygun olarak seçilmiştir. Zeki Demirkubuz’un diğer filmlerinde olduğu gibi Bekleme Odası’nda da giysi seçimi oyuncuların sosyo-ekonomik durumlarını destekleyecek şekilde kullanılmıştır. Bu çerçevede filmin büyük çoğunluğu orta sınıfa ait karakterleri T-shirt, kot pantolon, gömlek gibi gündelik giysiler içinde gösterilmiştir. Her ne kadar sosyo-ekonomik olarak daha alt bir sınıfa ait olsa da Ferit’in giysileri de diğer karakterlerin giysilerinden farklı değildir.

Kurgu: Bekleme Odası, yönetmenin diğer filmleriyle karşılaştırıldığında uzun çekimlerin kısa çekimlere göre sayıca çok daha fazla olduğu bireşimci kurgu kullanılmış bir filmdir.  Uzunluk bakımından incelendiğinde film genelinde yavaş kurgunun[1] kullanıldığı söylenebilir.  Anlatım açısından düz anlatımın kullanıldığı Bekleme Odası’nda çekimler arası noktalamalar kesme şeklindedir.  Uzun çekimlerin kurguda fazlaca kullanılması sebebiyle film akışı oldukça durağandır.  Uyum açısından bakıldığında ışık patlamaları dışında çekim ölçeğinde, kamera açısında, renkte, devinimde, giysi ve donanımda uyumun devamlılığında söz etmek mümkündür. 

Işık: Yazgı’da ve Üçüncü Sayfa’da da olduğu gibi Bekleme Odası’nda ortamdaki doğal ışık kullanılmıştır.  Gündüz iç mekan ve dış mekan çekimleri oldukça aydınlıktır.  Zaman zaman yönetmenin ışığı fazla aydınlık kullanımından kaynaklı patlamalar görülür.  Bu ışık patlamalarına örnekler filmin ortası doğru Ahmet ile Kerem’in (Serdar Orçin) diyalogu sırasında ve filmin sonuna doğru Ahmet’in, Ferit’in evine giderken yaptığı yolculuğu sırasında görülebilir.

Oyunculuk: Profesyonel oyuncuların yanı sıra filmde yönetmenin kendisi de yer almaktadır.  Kısa rollerde amatör oyuncuları görmek mümkündür.  Yönetmen Ahmet ile Kerem arasında geçen diyalog, yine yönetmenin farklı konular üzerine yapılan sorgulamaları gösterdiği yapay olarak adlandırılabilecek bir diyalogdur.

İçerik:   Bekleme Odası, Dostoyevski’nin Suç ve Ceza adlı romanını sinemaya uyarlamaya çalışan yönetmen Ahmet’in yabancılaşma ve kendi varoluşunu sorun edinme sürecinin filmidir. Her ne kadar başarılı ve çevresindekilerce sevilen bir yönetmen olsa da Ahmet, nedenini bir türlü ortaya koyamadığı derin bir sıkıntı içindedir. Ahmet, ortaya koyduğu işlere, çevresindekilere, en sonunda da kaçınılmaz olarak kendisine yönelik inancını yitirmiştir. Bu giderek tırmanan umutsuzluk sürecinde çevresindekilere giderek yabancılaşmakta, bu yabancılaşma da kayıtsızlık olarak kendini göstermektedir. Ahmet’in asıl sorunu, Bekleme Odası’nın da ana teması olan kayıtsız bıkkınlıktır.  Bir tür duygu yitimi durumu olan kayıtsız bıkkınlık, yaşamın tüm alanlarına yönelik ilgi, heyecan ve arzunun, yerlerini durgun bir kayıtsızlığa bırakmasını ifade eder. Bekleme Odası, verilen kesitiyle Ahmet’in yaşamıdır. Yaşama, dahası kendisine ilgisini yitiren Ahmet, kendisini beklemeye almış, bu durum da çevresince zalim bir kayıtsızlık olarak okunmuştur. Ahmet’in film boyunca tek beklediği Raskolnikov karakterini oynatmayı düşündüğü Ferit’tir. İçten içe Ferit’in kendisini yaşama döndürmesini bekler. Raskolnikov’un öyküsünün senaryolaştırma çabasıyla başlayan Bekleme Odası, Ahmet’in öyküsünün senaryolaştırılmasıyla sona erer.

İşlenen Temalar: Zeki Demirkubuz’un Bekleme Odası filminde işlediği temalar arasında yabancılaşma, kaygı, yalnızlık, kayıtsızlık, umutsuzluk bulunmaktadır. Bu noktada vurgulanması gerekir ki yukarıda sözü edilen temalar Zeki Demirkubuz sinemasının geneline egemen olan temalardır.


[1] Yavaş kurgu: “Ölçümlü kurguda, çekimler uzunca ise, bunun sonunda yavaş kurgu; çekimler kısa ise hızlı kurgu ortaya çıkar.  Ağır gelişen, duygulu, acılı görünçlüklerde genellikle yavaş kurguya başvurulur.” (Nijat Özön, Sinema Sanatına Giriş, 2008, agora kitaplığı, s. 168)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder