YAZGI
(2001)
Çekim: Diyalogların oldukça yoğun ve
uzun olduğu sahneler içeren Yazgı’da
genellikle yakın plan, boy çekimi/bel plan (medium shot) ve öznel çekim
tekniklerini kullanmıştır. Diyaloglarda konuşan karakteri görünür kılmak için
yakın plan çekimlere ek olarak açı/karşı açı çekimleri dikkati çekmektedir. Boy
çekimleri genel olarak iki karakterin birlikte göründüğü diyalog sahnelerinde
kullanılmıştır. Kendi öyküsünü anlatan ve uzun süren monolog sahnelerinde
Demirkubuz’un yakın plan tercihi bu filmde de sıklıkla görülmektedir. Yazgı’da ayrıca Musa’nın bakış açısını ortaya
seren bakış açısı çekimleri ve öznel kamera kullanımı da dikkati çekmektedir.
Musa’nın komşusunu dinlerken onun evini incelediği sahne, bakış açısı çekimleri
ve öznel kamera kullanımının bir örneğidir. En öne çıkan nitelikleri
kayıtsızlık ve umursamazlık olan Musa’nın diğer karakterle olan ilişkilerindeki
kayıtsız tavrını ortaya sermek adına Musa’nın başka alanlara odaklandığı bakış
açısı çekimlerine ve öznel kamera kullanımına ilişkin seçim Musa’nın iç
dünyasının görünür kılınması açısından önemlidir. Görüş ve kamera açısı genel
olarak göz hizasında tutulmuştur.
Ses: Üçüncü Sayfa’yla karşılaştırıldığında oldukça sessiz bir filmdir Yazgı. Her ne kadar dış ses kullanımı
mevcut olsa da bu seslerin düzeyi izleyiciyi rahatsız edecek ya da diyalogları
bastıracak düzeyde değildir. Dış mekan sahnelerinde sokak ve caddelerin olağan
sesleri kullanılmıştır. İç mekan çekimlerindeyse, sokağın sesi içeriye
taşınmıştır. Örneğin gündüzleri Musa’nın evinde sürekli bir inşaat sesi
mevcuttur ya da Musa, ofisteyken martı seslerini dinler.
Müzik: Filmin 18. Dakikasında minimal
bir müzik kısa bir süre kullanılmıştır. Bunun dışında yönetmen müzik kullanımından
uzak durmuş ve genel olarak ortamda bulunan arka plan seslerine yer vermiştir.
Çevre Düzeni: Yazgı, Üçüncü Sayfa’yla
karşılaştırıldığında iç mekan ve dış mekan sahnelerinin daha dengede olduğu bir
filmdir. Tıpkı Üçüncü Sayfa’da olduğu
gibi iç mekanlar, dış mekanlara göre daha fazladır. Ancak Yazgı’daki dış mekan sahneleri, Üçüncü
Sayfa’daki dış mekan sahnelerine göre daha uzundur. Musa’nın (Serdar Orçin)
evi, çalıştığı ofis, yemek yediği lokanta iç mekan sahnelerinin en yoğun olarak
yer aldığı mekanlardır. Bunlara ek olarak Musa’nın karşı komşusunun evi, sinema
salonu, Musa’nın avukatıyla görüştüğü görüşme odası, savcının ve cezaevi
müdürünün ofisleri diğer iç mekanları oluşturmaktadır. Dış mekan sahneleri ise
Musa’nın yürüdüğü ya da otobüse bindiği bulvarlarda geçmektedir. Yazgı’nın iç mekan sahnelerinin geçtiği
yerler Üçüncü Sayfa’daki kadar izbe,
bakımsız, dağınık ve küçük değildir. Dolayısıyla Üçüncü Sayfa’da mekan üzerinden yaratılan klostrofobik, karanlık ve
boğucu etki Yazgı’da bulunmamaktadır.
Tıpkı filmin temel karakteri Musa’nın derin kayıtsızlığı gibi mekanlar da kayıtsız
bir nitelik göstermektedirler. İç mekan ve dış mekan sahnelerini dengeleyen
diğer bir unsur da iç mekanlarda yapılan; ama sokak, gökyüzü gibi dış mekanları
gösteren çekimlerdir.
Giysi:
Film boyunca kullanılan kostüm ve makyaj karakterlerin sosyo-ekonomik
durumlarını ve kişilik özelliklerini yansıtacak şekilde seçilmiştir.
Kurgu: Anlatım bakımından
incelendiğinde yönetmenin film boyunca düz anlatımlı kurguyu tercih ettiği
görülür. Yönetmenin diğer filmlerinde de
olduğu gibi uzun çekimler kısa çekimlerden sayıca çok, bireşimci kurgu[1]
yapısında kullanılmıştır. Uzun ve kısa
çekimlerin karışık kullanımı uzunluk açısından çapraşık kurgu yapısına işaret
etmektedir. Kurgu içinde çekimleri
birbirine bağlayan noktalamalar genellikle kesme şeklinde kullanılmıştır. Zaman
zaman ortamda ışığın olmamasından kaynaklanan siyah kareler çekimler arasında
noktalama işlevi görmektedir.
Işık: Yazgı’da da tıpkı Üçüncü
Sayfa’da olduğu gibi mevcut/doğal ışık kullanılmıştır; ancak Yazgı çok daha aydınlık bir filmdir. Üçüncü Sayfa’da aktarılmak istenen kıstırılmışlık
kaynaklı bir bunaltıyken; Yazgı’da
yabancılık ve kayıtsızlık ön plandadır. Dolayısıyla Yazgı, Üçüncü Sayfa kadar
karanlık ve klostrofobik bir film değildir. Yazgı’da
gece sahnelerindeki doğal ışık kaynağı odalar içindeki lambalarken, gündüz
sahnelerinde gün ışığından yararlanılır. Sahneler arası geçişlerde karanlık
(fondü) kullanımı Yazgı’da da
görülmektedir.
Oyunculuk: Bir serbest uyarlama olarak Yazgı filminde oyuncu Serdar Orçin, Yabancı romanının ana karakteri Mercaut’nun
karakteristik özelliklerini yansıtabilecek bir oyunculuk ortaya koymuştur. Bu bağlamda Serdar Orçin’in oyunculuğu
Mercaut’nun kayıtsızlığını öne çıkarır niteliktedir. Diğer oyuncuların
senaryoya ve karakterlerine uygun olarak doğal, abartısız bir oyunculuk
sergilediği söylenebilir. Bir noktada Musa’nın avukatı ile arasında geçen ve
sisteme dair yorumlar içeren diyalogun yapay durduğu söylenebilir. t
İçerik: Varoluşçu öğelerin en belirgin olduğu Demirkubuz filmi,
Demirkubuz’un dördüncü filmi olan 2001 tarihli Yazgı’dır. Albert Camus’nün Yabancı
adlı romanından uyarlanan filmde, insan ruhunun boşluğuna, onun sıradan bir
varlık olduğuna inanan Musa’nın öyküsü anlatılır. Musa, ne geçmişe ilişkin
düşünen ne de geleceği tasarlayan, geçmiş ve gelecekten kopuk olarak yalnızca
bugünü yaşayan ve hiçbir şeye inanmayan bir adamdır. Musa’nın bugünü de dün
olduğunda tüm anlamını yitirecek, ona bir şey ifade etmeyecektir. Geçmişin
yitikliği ve geleceğin belirsizliği bir tedirginlik ya da kaygı yaratmaz
Musa’da. İkisi için de geleceğin belirsizliği varoluşsal bir sorun yaratsa da
bu durumdan en az kaygılanan Musa’dır; çünkü Musa için yaşam, fark etmezdir.
Sürdüğü fark etmez yaşam, Musa’nın varoluşunun bir nevi özetidir. Eşinin
kendisini patronuyla aldatması, işlemediği bir cinayetten dolayı suçlanması ve
mahkûm edilmesi bile Musa için fark etmeyecektir. Bir kesinlik söz konusu
olmadığında Musa, bir şeyi diğerinden daha değerli görmez. Dolayısıyla Musa
için her şey olabilir, fark etmez ya da birdir. Yaşıyor olması da o ana dek bir
şekilde yaşamış olmasından kaynaklanır. Musa’nın “şimdiki zamana odaklanmış”
zamansal kopukluğu, diğerlerinin düşünce, duygu ve davranışlarına olan
kayıtsızlığı, içinde yaşadığı dünyaya Musa’yı; Musa’yı da diğerlerine
yabancılaştırır. Musa fark etmez bir yaşam sürdüğünden, olaylar arasında bir
nedensellik de aramıyordur. Musa için nedenler ve niçinler değil; anlık duygu
ve sezgiler geçerlidir. Bu da onu içinde yaşadığı topluma biraz daha yabancı
kılıyordur. Bu bağlamda her ne kadar üç kişiyi öldürmekle suçlansa da Musa, işlemediği
bir cinayet ile birlikte kayıtsızlığı ve yabancılığı dolaysıyla
cezalandırılmıştır.
İşlenen Temalar: Zeki Demirkubuz’un Albert Camus’nün Yabancı adlı ünlü romanından esinlenerek senaryolaştırdığı Yazgı’da suçluluk, kaygı, yabancılaşma, ilişkiler ve kayıtsızlık öne çıkan temalardır. Bu filme ilişkin olarak Demirkubuz, “Bütün hayatım boyunca taşıdığım suçluluk duygusunu olduğu kadar, imtiyazlılara ve gerçekte yalnızca imtiyaz isteyenlere duyduğum nefreti anlatmayı hep istiyordum” demiştir.
[1]
Bireşimci kurgu: “Bir görünçlük birkaç, hatta kimi zaman tek bir çekimden
oluşur; sinemacı görünçlüğü bir bütün olarak, genel görünüşüyle ortaya
koyar. Genellikle uzun çekimlerden
oluşan bu çalışmada sinemacı derinlemesine görüntüye, çapraşık alıcı
devinimlerine, görünçlüğün içinde yer alan varlıkların devinimlerine başvurur.”
(Nijat Özön, Sinema Sanatına Giriş,
2008, agora kitaplığı, s. 171)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder