23 Haziran 2012 Cumartesi

YAZGI (2001)


YAZGI (2001)

Çekim: Diyalogların oldukça yoğun ve uzun olduğu sahneler içeren Yazgı’da genellikle yakın plan, boy çekimi/bel plan (medium shot) ve öznel çekim tekniklerini kullanmıştır. Diyaloglarda konuşan karakteri görünür kılmak için yakın plan çekimlere ek olarak açı/karşı açı çekimleri dikkati çekmektedir. Boy çekimleri genel olarak iki karakterin birlikte göründüğü diyalog sahnelerinde kullanılmıştır. Kendi öyküsünü anlatan ve uzun süren monolog sahnelerinde Demirkubuz’un yakın plan tercihi bu filmde de sıklıkla görülmektedir. Yazgı’da ayrıca Musa’nın bakış açısını ortaya seren bakış açısı çekimleri ve öznel kamera kullanımı da dikkati çekmektedir. Musa’nın komşusunu dinlerken onun evini incelediği sahne, bakış açısı çekimleri ve öznel kamera kullanımının bir örneğidir. En öne çıkan nitelikleri kayıtsızlık ve umursamazlık olan Musa’nın diğer karakterle olan ilişkilerindeki kayıtsız tavrını ortaya sermek adına Musa’nın başka alanlara odaklandığı bakış açısı çekimlerine ve öznel kamera kullanımına ilişkin seçim Musa’nın iç dünyasının görünür kılınması açısından önemlidir. Görüş ve kamera açısı genel olarak göz hizasında tutulmuştur.

Ses: Üçüncü Sayfa’yla karşılaştırıldığında oldukça sessiz bir filmdir Yazgı. Her ne kadar dış ses kullanımı mevcut olsa da bu seslerin düzeyi izleyiciyi rahatsız edecek ya da diyalogları bastıracak düzeyde değildir. Dış mekan sahnelerinde sokak ve caddelerin olağan sesleri kullanılmıştır. İç mekan çekimlerindeyse, sokağın sesi içeriye taşınmıştır. Örneğin gündüzleri Musa’nın evinde sürekli bir inşaat sesi mevcuttur ya da Musa, ofisteyken martı seslerini dinler. 

Müzik: Filmin 18. Dakikasında minimal bir müzik kısa bir süre kullanılmıştır.   Bunun dışında yönetmen müzik kullanımından uzak durmuş ve genel olarak ortamda bulunan arka plan seslerine yer vermiştir.

Çevre Düzeni: Yazgı, Üçüncü Sayfa’yla karşılaştırıldığında iç mekan ve dış mekan sahnelerinin daha dengede olduğu bir filmdir. Tıpkı Üçüncü Sayfa’da olduğu gibi iç mekanlar, dış mekanlara göre daha fazladır. Ancak Yazgı’daki dış mekan sahneleri, Üçüncü Sayfa’daki dış mekan sahnelerine göre daha uzundur. Musa’nın (Serdar Orçin) evi, çalıştığı ofis, yemek yediği lokanta iç mekan sahnelerinin en yoğun olarak yer aldığı mekanlardır. Bunlara ek olarak Musa’nın karşı komşusunun evi, sinema salonu, Musa’nın avukatıyla görüştüğü görüşme odası, savcının ve cezaevi müdürünün ofisleri diğer iç mekanları oluşturmaktadır. Dış mekan sahneleri ise Musa’nın yürüdüğü ya da otobüse bindiği bulvarlarda geçmektedir. Yazgı’nın iç mekan sahnelerinin geçtiği yerler Üçüncü Sayfa’daki kadar izbe, bakımsız, dağınık ve küçük değildir. Dolayısıyla Üçüncü Sayfa’da mekan üzerinden yaratılan klostrofobik, karanlık ve boğucu etki Yazgı’da bulunmamaktadır. Tıpkı filmin temel karakteri Musa’nın derin kayıtsızlığı gibi mekanlar da kayıtsız bir nitelik göstermektedirler. İç mekan ve dış mekan sahnelerini dengeleyen diğer bir unsur da iç mekanlarda yapılan; ama sokak, gökyüzü gibi dış mekanları gösteren çekimlerdir.

Giysi: Film boyunca kullanılan kostüm ve makyaj karakterlerin sosyo-ekonomik durumlarını ve kişilik özelliklerini yansıtacak şekilde seçilmiştir.     

Kurgu: Anlatım bakımından incelendiğinde yönetmenin film boyunca düz anlatımlı kurguyu tercih ettiği görülür.  Yönetmenin diğer filmlerinde de olduğu gibi uzun çekimler kısa çekimlerden sayıca çok, bireşimci kurgu[1] yapısında kullanılmıştır.  Uzun ve kısa çekimlerin karışık kullanımı uzunluk açısından çapraşık kurgu yapısına işaret etmektedir.  Kurgu içinde çekimleri birbirine bağlayan noktalamalar genellikle kesme şeklinde kullanılmıştır. Zaman zaman ortamda ışığın olmamasından kaynaklanan siyah kareler çekimler arasında noktalama işlevi görmektedir.

Işık: Yazgı’da da tıpkı Üçüncü Sayfa’da olduğu gibi mevcut/doğal ışık kullanılmıştır; ancak Yazgı çok daha aydınlık bir filmdir. Üçüncü Sayfa’da aktarılmak istenen kıstırılmışlık kaynaklı bir bunaltıyken; Yazgı’da yabancılık ve kayıtsızlık ön plandadır. Dolayısıyla Yazgı, Üçüncü Sayfa kadar karanlık ve klostrofobik bir film değildir. Yazgı’da gece sahnelerindeki doğal ışık kaynağı odalar içindeki lambalarken, gündüz sahnelerinde gün ışığından yararlanılır. Sahneler arası geçişlerde karanlık (fondü) kullanımı Yazgı’da da görülmektedir.

Oyunculuk: Bir serbest uyarlama olarak Yazgı filminde oyuncu Serdar Orçin, Yabancı romanının ana karakteri Mercaut’nun karakteristik özelliklerini yansıtabilecek bir oyunculuk ortaya koymuştur.  Bu bağlamda Serdar Orçin’in oyunculuğu Mercaut’nun kayıtsızlığını öne çıkarır niteliktedir. Diğer oyuncuların senaryoya ve karakterlerine uygun olarak doğal, abartısız bir oyunculuk sergilediği söylenebilir. Bir noktada Musa’nın avukatı ile arasında geçen ve sisteme dair yorumlar içeren diyalogun yapay durduğu söylenebilir. t

İçerik: Varoluşçu öğelerin en belirgin olduğu Demirkubuz filmi, Demirkubuz’un dördüncü filmi olan 2001 tarihli Yazgı’dır. Albert Camus’nün Yabancı adlı romanından uyarlanan filmde, insan ruhunun boşluğuna, onun sıradan bir varlık olduğuna inanan Musa’nın öyküsü anlatılır. Musa, ne geçmişe ilişkin düşünen ne de geleceği tasarlayan, geçmiş ve gelecekten kopuk olarak yalnızca bugünü yaşayan ve hiçbir şeye inanmayan bir adamdır. Musa’nın bugünü de dün olduğunda tüm anlamını yitirecek, ona bir şey ifade etmeyecektir. Geçmişin yitikliği ve geleceğin belirsizliği bir tedirginlik ya da kaygı yaratmaz Musa’da. İkisi için de geleceğin belirsizliği varoluşsal bir sorun yaratsa da bu durumdan en az kaygılanan Musa’dır; çünkü Musa için yaşam, fark etmezdir. Sürdüğü fark etmez yaşam, Musa’nın varoluşunun bir nevi özetidir. Eşinin kendisini patronuyla aldatması, işlemediği bir cinayetten dolayı suçlanması ve mahkûm edilmesi bile Musa için fark etmeyecektir. Bir kesinlik söz konusu olmadığında Musa, bir şeyi diğerinden daha değerli görmez. Dolayısıyla Musa için her şey olabilir, fark etmez ya da birdir. Yaşıyor olması da o ana dek bir şekilde yaşamış olmasından kaynaklanır. Musa’nın “şimdiki zamana odaklanmış” zamansal kopukluğu, diğerlerinin düşünce, duygu ve davranışlarına olan kayıtsızlığı, içinde yaşadığı dünyaya Musa’yı; Musa’yı da diğerlerine yabancılaştırır. Musa fark etmez bir yaşam sürdüğünden, olaylar arasında bir nedensellik de aramıyordur. Musa için nedenler ve niçinler değil; anlık duygu ve sezgiler geçerlidir. Bu da onu içinde yaşadığı topluma biraz daha yabancı kılıyordur. Bu bağlamda her ne kadar üç kişiyi öldürmekle suçlansa da Musa, işlemediği bir cinayet ile birlikte kayıtsızlığı ve yabancılığı dolaysıyla cezalandırılmıştır.
 
İşlenen Temalar: Zeki Demirkubuz’un Albert Camus’nün Yabancı adlı ünlü romanından esinlenerek senaryolaştırdığı Yazgı’da suçluluk, kaygı, yabancılaşma, ilişkiler ve kayıtsızlık öne çıkan temalardır. Bu filme ilişkin olarak Demirkubuz, Bütün hayatım boyunca taşıdığım suçluluk duygusunu olduğu kadar, imtiyazlılara ve gerçekte yalnızca imtiyaz isteyenlere duyduğum nefreti anlatmayı hep istiyordum” demiştir.


[1] Bireşimci kurgu: “Bir görünçlük birkaç, hatta kimi zaman tek bir çekimden oluşur; sinemacı görünçlüğü bir bütün olarak, genel görünüşüyle ortaya koyar.  Genellikle uzun çekimlerden oluşan bu çalışmada sinemacı derinlemesine görüntüye, çapraşık alıcı devinimlerine, görünçlüğün içinde yer alan varlıkların devinimlerine başvurur.” (Nijat Özön, Sinema Sanatına Giriş, 2008, agora kitaplığı, s. 171)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder