ÜÇÜNCÜ
SAYFA (1999)
Çekim:
Demirkubuz, Üçüncü Sayfa’da
karakterlerin bulunduğu mekanları görünür kılmak için genel çekimleri (long
shot), karakterlerin eylemlerini, birbirleriyle olan ilişkilerini ve
diyalogları göstermek için boy çekimi/bel plan (medium shot), açı /karşı açı
(reverse angle shot) ve öznel çekim tekniklerini kullanmıştır. Özellikle karakterler arası diyaloglarda
karakterlerin bedenleri arkasından yapılan uç çekimler[1]
ve konuşmakta olan karakteri gösteren karşı açı çekimleri çoğunluktadır. Üçüncü
Sayfa’da dikkati çeken bir diğer çekim biçemi de “çerçeve içinde çerçeve”
denilebilecek kapıların içlerinden yapılan çekimdir. Filmde çekim adına en dikkat çekici teknik
Meryem’in İsa’nın cinayetine ilişkin tüm bildiklerini anlattığı uzun monolog
sahnesinde kullanılmıştır. Bu sahnede
yapılan çekim, filmdeki tek yakın plan çekimdir (close-up shot). İki karakteri aynı karede gösteren diyalog
sahnelerinde net alan derinliğinden çok bir karakterin net diğerinin bulanık (flu)
olduğu seçici alan derinliği kullanılmıştır.
Görüş ve kamera açıları
incelendiğinde Demirkubuz’un ağırlıklı olarak olağan görüş noktasını (göz
hizası) tercih ettiği görülür. Ancak filmin başında, Reis’in ofisinde odanın
tavana yakın üst köşesin yapılan çekim (plonje) yüksek görüş noktasında
yapılmıştır. Bu çekim İsa’nın
ezilmişliğini destekler niteliktedir.
Ses: Zeki Demirkubuz’un diğer
filmlerinin aksine, Üçüncü Sayfa
gürültülü denilebilecek kadar dış ses kullanımının yoğun olduğu bir
filmdir. Özellikle filmin başında dış
ses, karakterler arası diyalogları dahi bastıracak derecede yüksektir. Dış mekan sesleri, filmin sonuna doğru
azalarak yok olur. İç mekanda ise, dışarıdan gelen sokak gürültülerine ek
olarak televizyon sesleri ve İsa’nın yaşadığı apartmanın içindeki su borusu
sesleri dikkat çekmektedir.
Müzik: Özellikle gündüzleri geçen dış
mekan sahnelerinde diyaloglara arka plan oluşturacak yükseklikte arabesk müzik
kullanılmıştır. Adı geçen parça söz ve müziği Cengiz İmren’e ait, Olgun Şimşek
tarafından yorumlanmış “Ağlıyorum Kahrımdan” adlı şarkısıdır. Film boyunca dış mekanda bulunan müzik dışında,
kurguda eklenmiş destekleyici müzik kullanılmamıştır.
Çevre Düzeni: Üçüncü Sayfa, iç mekanda geçen sahnelerin çoğunlukta olduğu bir
filmdir. Başta, İsa’nın (Ruhi Sarı)
dairesi ve İsa’nın dairesiyle Meryem’in (Başak Köklükaya) dairesi arasında
kalan dar apartman koridoru olmak üzere, İsa’nın figüranlık yaptığı film
stüdyosu, Meryem’in dairesi, kıraathane, Reis’in ofisi ve karakol filmin
geçtiği iç mekanların başlıcalarıdır. Bir kez daha vurgulamakta yarar var ki Üçüncü Sayfa, bir iç mekan filmi
denilebilecek kadar iç mekanların dış mekanlara egemen olduğu bir filmdir. Dış
mekan sahneleri genelde iç mekan sahneleri arasındaki boşlukları dolduran karakterlerin
sokaklarda yürümelerini konu edinen sahnelerdir. Bunlara ek olarak İsa ve Meryem’in gittikleri
park da film boyunca görülen nadir dış mekan çekimlerinden birini
oluşturur.
Üçüncü Sayfa’ya egemen olan iç mekan
sahnelerinin çoğunluğunun geçtiği daireler oldukça izbe, bakımsız, eski, küçük
ve dağınık dairelerdir. Yukarıda sözü
edilen niteliklerinden dolayı bu mekanlar karakterlerin yaşamlarının
somutlaşmış halleri olan klostrofobik, karanlık, boğucu, yer yer bulantı verici
mekanlardır. İç mekanlardaki mevcut/doğal
ışık kullanımı da mekanların klostrofobikliğini arttırmıştır. Buna karşılık dış
mekan çekimleri genellikle gündüzleri yapıldığı için daha aydınlıktır. İç mekanlarla dış mekanlar arasındaki bu
karşıtlık İsa ve Meryem gibi karakterlerin yaşamlarıyla gündelik yaşam
arasındaki karşıtlığın bir tür dışavurumudur. İç mekanlarda kullanılan donatım
(ev eşyaları, duvarda asılı portreler, giysiler… vb.) film boyunca doğal
kullanımın bir parçası olmuştur.
Giysi: Oyuncuların giysileri de
karakterlerin sosyo-ekonomik durumlarına uygun olarak seçilmiş, film boyunca
dikkati üzerlerine çekmeyen öğeler olarak yer almaktadır. Giysi kullanımına verilen önemi Meryem’in
filmin başında ve ortasındaki giyim tarzı ile filmin sonunda, ekonomik refaha
kavuştuğunda karşımıza çıkan giyim tarzı arasındaki farkta görebiliriz.
Kurgu:
Kurgu açısından incelendiğinde sahneler arası noktalamalarda siyah
kareler kullanılmıştır. Örneğin apartman
ışığının sönmesiyle oluşan karanlık bir sonraki sahneye geçiş olarak
kullanılmıştır. Kurguda dikkati çeken bir diğer unsur da eksilti[2]
(elips) kullanımıdır. İsa’nın ev
sahibini öldürüp bayıldıktan sonra gerçekleşenlerin gösterilmeden İsa’nın kendi
evinde uyanma sahnesi buna örnektir.
Uzunluk bakımından incelendiğinde uzun ve kısa çekimlerin karışık olarak
kullanıldığı çapraşık kurgu yapısından bahsedilebilir. Sayı bakımında incelendiğinde uzun çekimlerin
sayısının kısa çekimlere göre daha fazla kullanıldığı Üçüncü Sayfa bireşimci kurgu içermektedir. Uyum (continuity)
açısından değerlendirildiğinde Üçüncü
Sayfa’nın devinim, uzam, ışık, renk ve donanımda sorunsuz bir akışı vardır.
Işık:
Yönetmen filmin genelinde ortamdaki doğal ışığı kullanmıştır. İç mekanlarda
gece yapılan çekimlerinde tavanda bulunan lambalar, sürekli yanıp sönen
apartman kat ışığı; gündüz yapılan çekimlerde ise dışarıdan gelen gün ışığı söz
konusu mevcut/doğal ışığın temel kaynaklarını oluşturmaktadır. İç mekanlardaki
doğal ışık kullanımı da mekanların klostrofobikliğini arttırmıştır. Bir tek, reklam filmi için oyuncu seçmeleri
sahnesinde kullanılan ışık dramatik spot ışıktır.
Oyunculuk: Üçüncü Sayfa filminde oyunculuk oldukça doğal, abartıdan
uzaktır. Yönetmenin oyuncu seçiminde
tiplemelerden uzak durduğu görülebilir. Ana
karakterlerden İsa, Dostoyevski’nin Raskolnikof’u çağrıştırmaktadır. Karakterlerin yaşadıkları sıkıntı, umutsuzluk
ve benzeri duygular abartısız oyunculukla oldukça iyi işlenmiştir.
İçerik: Zeki Demirkubuz’un 1999 tarihli
Üçüncü Sayfa, İsa’nın, kaybettiği
iddia edilen 50 dolar yüzünden gördüğü insafsız şiddetle başlar. Gerek sözlü
gerekse fiziksel şiddetin üst aşamada olduğu bu sahnede, kişinin dışında kalan;
ama dünyanın bir parçası olan Ötekinin ne kadar tehditkâr ve zarar verici
olduğu gösterilir. İsa, kendini yutan kalabalık içinde aslında ne kadar yalnız
olduğunu farkına varır. Şiddet, kayıtsızlık, yalnızlık gibi durumlarının içinde
büyüttüğü kaygı İsa’yı, intihar seçeneğiyle baş başa bırakmıştır. Ancak İsa’nın
tam intihar edeceği sırada kapı çalar ve ev sahibi gelir. Bu olayın sonucunda
İsa, aslında intihar edecekken, ev sahibini öldürerek katil olur.
İsa ile Meryem
arasındaki diyaloglarda köşeye sıkışmışlığın ve çaresizliğin; bu durumda olan
insanın ister istemez saldırganlaşabileceğinin altı çizilir. Bir reklam için
oyuncu seçmelerinin yapıldığı bir başka sahnedeyse insanların yaşama ilişkin beklentilerinin
ya hiç olmadığı ya da olsa bile altlarının boş olduğu gösterilir. İnsanların
yaşamla olan ilişkileri tamamen kendilerinin dışındakinin akışına bırakılmış
gibidir. Kendi yaşamının aktörü olamayan, olsa olsa ona seyirci olabilen
insanlardır gösterilen. Bu sahnede İsa, çektiği acılara rağmen başarılı olan
bir insanı canlandırabileceği bir başrolün hayalini kurduğunu söyler.
Meryem’in
yaşadığı yaşama isyan ettiği bir sahnedeyse Meryem, yaşadığı acı, korku ve
umutsuzluk yüklü yaşamın nedeninin hangi günahı olduğunu sorgular. Yaptığı
seçimler ve eylemler doğrultusunda günah işlediğini düşünen insan, Tanrıya
yönelik sorumluluklarını yerine getiremediğini ve ona yabancılaştığını
duyumsar. Kendi seçimleriyle geldiği noktada, yanıtı kendi dışında bir yerde
arar. Günah işleme olasılığının çok yüksek olduğu Tanrılı bir dünya içinde
seçimler yapmakta özgür olmak ve bu seçimler doğrultusunda beklenenin dışında
sonuçlar almak insanı, Meryem’in durumuna getirmektedir.
Filmin sonunda
İsa, yine elinde silahla karşımızdadır. Bu kez kendisini aldatan Meryem’i
öldürmek niyetindedir. Sevdiği ve onun için her şeyi yapacağına söz verdiği
kadın onu aldatmış, tüm olan biteni de Kader
olarak adlandırmıştır. İsa, filmin başındakine benzer bir bulantı duygusu
yaşamaktadır yine. Kendi yaşamının bile aktörü olamadığının; ancak başkalarının
yaşamının figüranı olabildiğinin farkına varır. Tek bir seçeneği kalmıştır. Üçüncü Sayfa, karanlıkta duyulan bir el
silah sesiyle biter. Demirkubuz bu filmi yenilenlere ve unutulmuşlara ithaf
etmiştir.
İsa ve Meryem
karakterleriyle isimleri üzerinden gerçek kişiler arasında bir ilişki kurmak
gerekirse, Meryem adının İsa Peygamber’in yaşamındaki üç Meryem’den biri olan
Magdalalı Meryem’e gönderme yaptığı
düşünülebilir; çünkü Meryem de Magdalalı Meryem gibi günahkar olduğunu ve
günahkarlığından dolayı tanrı tarafından cezalandırıldığını düşünmektedir. İsa ise İsa Peygamber’e benzer bir şekilde
Meryem’in günahını da sırtlanarak ona yardımcı olmaya çalışır ancak sonunda
başarısız olur.
İşlenen Temalar: Yönetmen bu filminde suçluluk, ihanet, kaygı çaresizlik ve ilişkiler gibi diğer filmlerinde de sıkça işlediği temaları kullanmıştır.
[1] Uç
çekim: Alıcının karşı karşıya konuşan iki kişiy tek tek sıra ile göstermesi
yerine, birincinin omzundan ya da sırtın ikinciyi, sonra ikincinin omzundan
yada sırtın birinciyi çerçeveleyecek biçimde hafifçe yana alarak çekim yapması
durumunda uç çekim ortaya çıkar. (Nijat Özön, Sinema Sanatına Giriş, 2008, agora kitaplığı, s. 66-67)
[2] Eksilti
(elipsis): Öykünün
bir parçasının bir anının ya da bir ayrıntısının bilinçli olarak atlanmasıdır.
İzleyicinin bu eksik parçaları aklından birleştirmesine dayanan bu teknik,
ritmin hızlandırılması ve anlatının daha bir canlı olması içindir. (Yrd.Doç.Dr.
Mustafa Sözen, Belgesel Filmin Tasarım Boyutu ve Türk Belgesel Sinemasından Örnek
Uygulamalar, 2010)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder