23 Haziran 2012 Cumartesi

ÜÇÜNCÜ SAYFA (1999)


ÜÇÜNCÜ SAYFA (1999)

Çekim:  Demirkubuz, Üçüncü Sayfa’da karakterlerin bulunduğu mekanları görünür kılmak için genel çekimleri (long shot), karakterlerin eylemlerini, birbirleriyle olan ilişkilerini ve diyalogları göstermek için boy çekimi/bel plan (medium shot), açı /karşı açı (reverse angle shot) ve öznel çekim tekniklerini kullanmıştır.  Özellikle karakterler arası diyaloglarda karakterlerin bedenleri arkasından yapılan uç çekimler[1] ve konuşmakta olan karakteri gösteren karşı açı çekimleri çoğunluktadır.  Üçüncü Sayfa’da dikkati çeken bir diğer çekim biçemi de “çerçeve içinde çerçeve” denilebilecek kapıların içlerinden yapılan çekimdir.  Filmde çekim adına en dikkat çekici teknik Meryem’in İsa’nın cinayetine ilişkin tüm bildiklerini anlattığı uzun monolog sahnesinde kullanılmıştır.  Bu sahnede yapılan çekim, filmdeki tek yakın plan çekimdir (close-up shot).  İki karakteri aynı karede gösteren diyalog sahnelerinde net alan derinliğinden çok bir karakterin net diğerinin bulanık (flu) olduğu seçici alan derinliği kullanılmıştır.
Görüş ve kamera açıları incelendiğinde Demirkubuz’un ağırlıklı olarak olağan görüş noktasını (göz hizası) tercih ettiği görülür. Ancak filmin başında, Reis’in ofisinde odanın tavana yakın üst köşesin yapılan çekim (plonje) yüksek görüş noktasında yapılmıştır.  Bu çekim İsa’nın ezilmişliğini destekler niteliktedir.

Ses: Zeki Demirkubuz’un diğer filmlerinin aksine, Üçüncü Sayfa gürültülü denilebilecek kadar dış ses kullanımının yoğun olduğu bir filmdir.  Özellikle filmin başında dış ses, karakterler arası diyalogları dahi bastıracak derecede yüksektir.  Dış mekan sesleri, filmin sonuna doğru azalarak yok olur. İç mekanda ise, dışarıdan gelen sokak gürültülerine ek olarak televizyon sesleri ve İsa’nın yaşadığı apartmanın içindeki su borusu sesleri dikkat çekmektedir.

Müzik: Özellikle gündüzleri geçen dış mekan sahnelerinde diyaloglara arka plan oluşturacak yükseklikte arabesk müzik kullanılmıştır. Adı geçen parça söz ve müziği Cengiz İmren’e ait, Olgun Şimşek tarafından yorumlanmış “Ağlıyorum Kahrımdan” adlı şarkısıdır.  Film boyunca dış mekanda bulunan müzik dışında, kurguda eklenmiş destekleyici müzik kullanılmamıştır. 

Çevre Düzeni: Üçüncü Sayfa, iç mekanda geçen sahnelerin çoğunlukta olduğu bir filmdir.  Başta, İsa’nın (Ruhi Sarı) dairesi ve İsa’nın dairesiyle Meryem’in (Başak Köklükaya) dairesi arasında kalan dar apartman koridoru olmak üzere, İsa’nın figüranlık yaptığı film stüdyosu, Meryem’in dairesi, kıraathane, Reis’in ofisi ve karakol filmin geçtiği iç mekanların başlıcalarıdır. Bir kez daha vurgulamakta yarar var ki Üçüncü Sayfa, bir iç mekan filmi denilebilecek kadar iç mekanların dış mekanlara egemen olduğu bir filmdir. Dış mekan sahneleri genelde iç mekan sahneleri arasındaki boşlukları dolduran karakterlerin sokaklarda yürümelerini konu edinen sahnelerdir.  Bunlara ek olarak İsa ve Meryem’in gittikleri park da film boyunca görülen nadir dış mekan çekimlerinden birini oluşturur. 
Üçüncü Sayfa’ya egemen olan iç mekan sahnelerinin çoğunluğunun geçtiği daireler oldukça izbe, bakımsız, eski, küçük ve dağınık dairelerdir.  Yukarıda sözü edilen niteliklerinden dolayı bu mekanlar karakterlerin yaşamlarının somutlaşmış halleri olan klostrofobik, karanlık, boğucu, yer yer bulantı verici mekanlardır.  İç mekanlardaki mevcut/doğal ışık kullanımı da mekanların klostrofobikliğini arttırmıştır. Buna karşılık dış mekan çekimleri genellikle gündüzleri yapıldığı için daha aydınlıktır.  İç mekanlarla dış mekanlar arasındaki bu karşıtlık İsa ve Meryem gibi karakterlerin yaşamlarıyla gündelik yaşam arasındaki karşıtlığın bir tür dışavurumudur. İç mekanlarda kullanılan donatım (ev eşyaları, duvarda asılı portreler, giysiler… vb.) film boyunca doğal kullanımın bir parçası olmuştur. 

Giysi: Oyuncuların giysileri de karakterlerin sosyo-ekonomik durumlarına uygun olarak seçilmiş, film boyunca dikkati üzerlerine çekmeyen öğeler olarak yer almaktadır.  Giysi kullanımına verilen önemi Meryem’in filmin başında ve ortasındaki giyim tarzı ile filmin sonunda, ekonomik refaha kavuştuğunda karşımıza çıkan giyim tarzı arasındaki farkta görebiliriz.

Kurgu:  Kurgu açısından incelendiğinde sahneler arası noktalamalarda siyah kareler kullanılmıştır.  Örneğin apartman ışığının sönmesiyle oluşan karanlık bir sonraki sahneye geçiş olarak kullanılmıştır. Kurguda dikkati çeken bir diğer unsur da eksilti[2] (elips) kullanımıdır.  İsa’nın ev sahibini öldürüp bayıldıktan sonra gerçekleşenlerin gösterilmeden İsa’nın kendi evinde uyanma sahnesi buna örnektir.  Uzunluk bakımından incelendiğinde uzun ve kısa çekimlerin karışık olarak kullanıldığı çapraşık kurgu yapısından bahsedilebilir.  Sayı bakımında incelendiğinde uzun çekimlerin sayısının kısa çekimlere göre daha fazla kullanıldığı Üçüncü Sayfa bireşimci kurgu içermektedir. Uyum (continuity) açısından değerlendirildiğinde Üçüncü Sayfa’nın devinim, uzam, ışık, renk ve donanımda sorunsuz bir akışı vardır.   

Işık:  Yönetmen filmin genelinde ortamdaki doğal ışığı kullanmıştır. İç mekanlarda gece yapılan çekimlerinde tavanda bulunan lambalar, sürekli yanıp sönen apartman kat ışığı; gündüz yapılan çekimlerde ise dışarıdan gelen gün ışığı söz konusu mevcut/doğal ışığın temel kaynaklarını oluşturmaktadır. İç mekanlardaki doğal ışık kullanımı da mekanların klostrofobikliğini arttırmıştır.  Bir tek, reklam filmi için oyuncu seçmeleri sahnesinde kullanılan ışık dramatik spot ışıktır.

Oyunculuk: Üçüncü Sayfa filminde oyunculuk oldukça doğal, abartıdan uzaktır.  Yönetmenin oyuncu seçiminde tiplemelerden uzak durduğu görülebilir.  Ana karakterlerden İsa, Dostoyevski’nin Raskolnikofu çağrıştırmaktadır.  Karakterlerin yaşadıkları sıkıntı, umutsuzluk ve benzeri duygular abartısız oyunculukla oldukça iyi işlenmiştir.

İçerik: Zeki Demirkubuz’un 1999 tarihli Üçüncü Sayfa, İsa’nın, kaybettiği iddia edilen 50 dolar yüzünden gördüğü insafsız şiddetle başlar. Gerek sözlü gerekse fiziksel şiddetin üst aşamada olduğu bu sahnede, kişinin dışında kalan; ama dünyanın bir parçası olan Ötekinin ne kadar tehditkâr ve zarar verici olduğu gösterilir. İsa, kendini yutan kalabalık içinde aslında ne kadar yalnız olduğunu farkına varır. Şiddet, kayıtsızlık, yalnızlık gibi durumlarının içinde büyüttüğü kaygı İsa’yı, intihar seçeneğiyle baş başa bırakmıştır. Ancak İsa’nın tam intihar edeceği sırada kapı çalar ve ev sahibi gelir. Bu olayın sonucunda İsa, aslında intihar edecekken, ev sahibini öldürerek katil olur.
İsa ile Meryem arasındaki diyaloglarda köşeye sıkışmışlığın ve çaresizliğin; bu durumda olan insanın ister istemez saldırganlaşabileceğinin altı çizilir. Bir reklam için oyuncu seçmelerinin yapıldığı bir başka sahnedeyse insanların yaşama ilişkin beklentilerinin ya hiç olmadığı ya da olsa bile altlarının boş olduğu gösterilir. İnsanların yaşamla olan ilişkileri tamamen kendilerinin dışındakinin akışına bırakılmış gibidir. Kendi yaşamının aktörü olamayan, olsa olsa ona seyirci olabilen insanlardır gösterilen. Bu sahnede İsa, çektiği acılara rağmen başarılı olan bir insanı canlandırabileceği bir başrolün hayalini kurduğunu söyler.
Meryem’in yaşadığı yaşama isyan ettiği bir sahnedeyse Meryem, yaşadığı acı, korku ve umutsuzluk yüklü yaşamın nedeninin hangi günahı olduğunu sorgular. Yaptığı seçimler ve eylemler doğrultusunda günah işlediğini düşünen insan, Tanrıya yönelik sorumluluklarını yerine getiremediğini ve ona yabancılaştığını duyumsar. Kendi seçimleriyle geldiği noktada, yanıtı kendi dışında bir yerde arar. Günah işleme olasılığının çok yüksek olduğu Tanrılı bir dünya içinde seçimler yapmakta özgür olmak ve bu seçimler doğrultusunda beklenenin dışında sonuçlar almak insanı, Meryem’in durumuna getirmektedir.
Filmin sonunda İsa, yine elinde silahla karşımızdadır. Bu kez kendisini aldatan Meryem’i öldürmek niyetindedir. Sevdiği ve onun için her şeyi yapacağına söz verdiği kadın onu aldatmış, tüm olan biteni de Kader olarak adlandırmıştır. İsa, filmin başındakine benzer bir bulantı duygusu yaşamaktadır yine. Kendi yaşamının bile aktörü olamadığının; ancak başkalarının yaşamının figüranı olabildiğinin farkına varır. Tek bir seçeneği kalmıştır. Üçüncü Sayfa, karanlıkta duyulan bir el silah sesiyle biter. Demirkubuz bu filmi yenilenlere ve unutulmuşlara ithaf etmiştir.
İsa ve Meryem karakterleriyle isimleri üzerinden gerçek kişiler arasında bir ilişki kurmak gerekirse, Meryem adının İsa Peygamber’in yaşamındaki üç Meryem’den biri olan Magdalalı  Meryem’e gönderme yaptığı düşünülebilir; çünkü Meryem de Magdalalı Meryem gibi günahkar olduğunu ve günahkarlığından dolayı tanrı tarafından cezalandırıldığını düşünmektedir.  İsa ise İsa Peygamber’e benzer bir şekilde Meryem’in günahını da sırtlanarak ona yardımcı olmaya çalışır ancak sonunda başarısız olur. 
 
İşlenen Temalar: Yönetmen bu filminde suçluluk, ihanet, kaygı çaresizlik ve ilişkiler gibi diğer filmlerinde de sıkça işlediği temaları kullanmıştır.


[1] Uç çekim: Alıcının karşı karşıya konuşan iki kişiy tek tek sıra ile göstermesi yerine, birincinin omzundan ya da sırtın ikinciyi, sonra ikincinin omzundan yada sırtın birinciyi çerçeveleyecek biçimde hafifçe yana alarak çekim yapması durumunda uç çekim ortaya çıkar. (Nijat Özön, Sinema Sanatına Giriş, 2008, agora kitaplığı, s. 66-67)

[2] Eksilti (elipsis): Öykünün bir parçasının bir anının ya da bir ayrıntısının bilinçli olarak atlanmasıdır. İzleyicinin bu eksik parçaları aklından birleştirmesine dayanan bu teknik, ritmin hızlandırılması ve anlatının daha bir canlı olması içindir. (Yrd.Doç.Dr. Mustafa Sözen, Belgesel Filmin Tasarım Boyutu ve Türk Belgesel Sinemasından Örnek Uygulamalar, 2010)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder